“Hayatının alt üst olmasından korkma; nerden biliyorsun altının üstünden daha güzel olmayacağını…”
Bazen yaşadığımız hayal kırıklıkları ile hayatımızın tepe taklak olduğunu zannederiz. Hayallerimiz yıkılmış, planladığımız her şey yerle bir olmuştur sanki. Neden deriz, neden benim başıma geldi. İsyan dolu günlerde, kalbimizin açık bir yaraya tuz basılırcasına yandığını, nefesimizin yetmediğini ve artık bizi hiçbir şeyin mutlu edemeyeceğini düşünürüz. Umutsuzluk arttıkça, aklımız ile kendimizi vurmaya başlarız. Düşünceler ardı ardına gelir ve kafamızın içindeki sesler hiç susmaz. Sakin kalamayız, endişe ve korku tüm hücrelerimizi sarar. Bir daha hiçbir şeyin yoluna girmeyeceğini söyler birisi ve ona inanırız. Kimdir o ve nereden bilir doğruyu, yalan söylüyor olamaz mı?
İçimizde fırtınalar koparken bir başka ses daha gelir derinden. Çok cılızdır, duymamız zordur çoğu zaman ama dinlemeliyiz çünkü o doğruyu bilir; adı bilgedir ve hep bize fısıldar. Yaşam denen muhteşem serüven devam ettikçe, yarın yine güneşin doğacağını ve mucizelerin olacağını söyler. Hayatta var olan tüm acılar ile baş edebilmenin yegane formülü Umut olduğunu o bilir. Tekrar ayağa kalkabilmek, sımsıkı sarılabilmek, yeni yaşam şekilleri bulabilmek için ihtiyacımız olan tek şeyin Umut olduğunu söyler hep, Umut olduğu sürece son yoktur der. Son’ un kafamızda yarattığımız bir illüzyon olduğunu söyler ve hiçbir şeyin sona ermediğini sadece şekil değiştirdiğini bilen sadece bilgedir. Bu yüzden Bilge olan biten her şeye saygı duymamızı, isyan etmememizi hatırlatır. Yitirilen sevgiliye, büyüyüp gitmek isteyen evlada, artık dost kalmak istemeyen arkadaşa, kaybedilen duygulara, ölüme ya da hayatımızın altını üstüne getiren herhangi bir olaya saygı gösterip, yolumuza devam edebileceğimizi söyler durur. Bir şeyleri oldurmaya çalışmaktan vazgeçip, hayal kırıklığı yaşamak yerine yeni yollarda yürümeye, iz sürmeye devam etmemiz gerektiğini söyler bilge. Çünkü o bilir ki aslında hayatın alt üst olmasında korkulacak bir şey yoktur, sadece umut etmek ve sabırla beklemek vardır. Bilgenin ruhunda karanlık boşluklar yoktur teslim ol der, çünkü hayatın da bir hesabı olduğunu bilir; bilir ki burada bir şeyler alt üst olurken, başka bir yerde bambaşka bir mucize yaratılıyordur. Ve bilge bilmediğimiz olasılıklara kalbimizde yer açmamız gerektiğini söyler…
Bilge, Pers Mitolojisinde hayat ağacının tepesinde yaşayan, dünyanın üç kere yok olup üç kere yeniden yeşermesine şahit olan, küllerinden doğan muhteşem Simurg kuşuna benziyor olabilir mi? Ya da en büyük özelliği son An‘ a kadar yaşamın en mucize duygusunun umut olduğunu biliyor olmak olabilir mi?
Öyleyse dileğimiz, içimizde taşıdığımız Simurg kuşuna benzeyen bilge gibi olabilmek ve bazen hayatın altının üzerinden daha güzel olabileceğini görmek olsun…