Elbette ölüm diye bir gerçek olduğunu biliyoruz ama yine de hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya devam ediyoruz. Nefis ve sınav denen kavramlar burada devreye giriyor sanırım. Şayet her An öleceğimiz gerçeğini unutmadan yaşasak bunca sınava tabii tutulmayacağızdır ; doğru, adaletli, olması gereken her ne varsa ona uygun yaşama yöntemleri bulacağızdır. Ama ne var ki yaşamın içinde Nefis ile imtihan verirken aldanır durur , ‘Gılgamış Destanında’ ki ölümsüzlük çiçeği gibi yaşamaya devam ederiz.
Bir insan öldüğünde yaşı kaç olursa olsun hala yapılması gerekenler listesi kabarıktır, zaman yetmemiştir. Hala küs olduğu, kırgın olduğu, affedemediği insanlar vardır, bitmemiş hesaplaşmalar, alınması gerekenler, yeni kararlar ve daha niceleri vardır, sanki hayat yeni başlamış gibi. Oysa babaannemin tabiri ile yaş 70 iş bitmiş olan yaşlara gelindiğinde, listede sağlıklı ve huzurlu olarak sevdiğimiz insanlara sarılmak dışında uzun uzun şeyler olmamalıdır. Evet Yaşam ölene kadar mücadele etmektir fakat biz bu mücadeleyi biraz yanlış algılıyoruz sanırım ve öldüğümüz An’ a kadar filmin asıl senaryosunun farkına varamadan ziyan ediyoruz Abı- Hayatı.
Hakikat şu ki, ölüm bir gün ansızın çıkıp geliyor ve her şeye nokta koyuyor; virgül ya da noktalı virgül değil nokta. Tüm planların, yapılacakların sona eriyor ve sevdiğin her ne var ise bırakıp gidiyorsun. Aynı bu dünyaya gelmeyi kendin seçmediğin gibi, gidişi de kendin seçemiyorsun. Beden ölüyor ve sahip olduğumuz ruhun bu dünya ile bağlantısı bir An’ da kesiliyor. Çok büyük anlamlar yüklememiz için muazzam şekilde tasarlanmış, fakat ruh olmadan hiçbir şeye yaramayan bedenimiz ise toprağın içinde çürüyüp gidiyor. Ölümün ardından son görevimizi yaparken gördüklerimiz ibret verici bir hatırlatmadır aslında. Yaşarken bize ölümle ilgili söylenen şeyin ne kadar doğru olduğunu hatırlarız ‘üzülme bir tek ölüme çare yok’. Gerçekten çaresi olmayan tek şey ölümdür anlarız ve kendi kendimize sözler veririz. Bir daha şu ya da bu davranışı yapmayacağızdır, iyi, anlayışlı, kalp kırmayan bireyler olup kendimizi ve başkalarını üzmeyeceğizdir. Fakat aradan bir süre geçtikten sonra her şeyi unutur, Nefs ile olan mücadelemizde yine onun galip gelmesine müsaade ederiz. Aynı hataları niceleri ve misli ile yapmaya devam eder, ruhlarımızı kirletmeyi sürdürürüz. Gerçekten Nefs ile yaşadığımız ve bir ömür süren mücadele garip bir çelişkidir.
İnsanın yaratılışında ki en değişik duygu olan ‘Nefs’ ile ilgili Osmanlı döneminde padişahlar mezarlar kazdırıp içine girer ve Nefislerini terbiye edebilmek için ‘ölüm tefekkürü’ yaparlarmış. Ölümlü olduğunu unutmamak , aslında bu dünyada neye sahip olunursa olunsun, bir gün hiçbir şey almadan gideceklerini kendilerine hatırlatırlarmış.
Ve ölümün ardından bir gerçek daha gelir aklımıza ‘An da yaşayabilmek’. Şayet kaybettiğimiz insanlar ile yaşadığımız An’ lar doyumlu, mutlu, huzurlu olabildiyse, çok özlediğimiz zaman onunla olan An’ ları tekrar gerçekmişçesine anımsayabilir ve özlemimizi bir nebze olsun dindirebiliriz.
81 yaşındaki Anneannem 22 Eylül de kuş olup uçtu. Hayatım boyunca ölüm dendiğinde kendim için dilediğim bir sahne ile veda etti bize, son zamanına kadar hiç kimseye muhtaç olmadan uyuyarak gitti bu dünyadan. 10 gün önce çay içip sohbet ettiğimizde aslında vedalaşıyormuşuz, ama ben onu son kez göreceğimi bilmiyordum. Bilseydim tek yapacağım şey daha çok öpmek ve koklamak olurdu. Pamuk yanaklarından tekrar sıkar, bir makas daha alırdım. Çünkü sevdiğin birinin ölümü en çok şu hissi veriyor; yıllar boyunca birlikte el ele diz dize yaşamış olsan dahi hiç yetmemişlik hissi, keşke daha çok An geçirseydik hissi. Ölümün güzeli olur mu sorusunun cevabını lakabı ile verdi bize. Onun lakabı ‘Güzel’ di. Gerçekten güzel bir kadındı, gülümsemesi ve hiçbir zaman kötü şeyler konuşmak istememesi ile huyu da güzel olan bir insandı. Bunca yaşımda bana iyi ve düşünceli insan olma örneği olduğu, her istediğimde üşenmeyip lahana dolması sardığı, bayramlarda herkese sofrasını açtığı, kızıma büyük anne annelik yaptığı ve bize dünyadaki kötülüklere karşı dualar okuduğu için ona sonsuz teşekkür ederim.
‘Herkesin Ölümü Kendi Rengindedir’ sözüne olan inancım daha da arttı.
Allah rahmet eylesin ve herkese bu yasama sunduğumuz renklerin en güzelı gibi veda anı nasip etsin ???♂️